Her şey çok karanlık.
Boynum, kollarım, ayaklarım neden bu kadar sızlıyor anlayamıyorum.
Nerdeyim, neden burdayım ve nasıl bu hale geldim onu da hiç bilmiyorum. Daha doğrusu şu an için her şey bir boşluk ve bir muamma.
Sadece dinlenmek ve uyumak istiyorum.
1. Günün Sabahı
Dün gece çok kötü bir rüya gördüm sanırım. Kapkaranlık bir odada ellerim ve ayaklarım bağlı halde sandalyede oturuyor gibiydim. O kadar gerçekçi gibiydi ki.
Kapı açıldı. İçeriye bir ışık girdi. O ân rüya gördüğümü düşündüğüm şeyin rüya olmaması fikri korkuttu beni. Ben rüyada değil miydim ? Ya da hâlâ rüyada mıyım ki uyanamıyorum. Zaten çok geçmeden ışığın olduğu taraftan yanıma birileri gelince olup biteni anlayacaktım.
Hoşgeldin. Bir süre seni burada misafir etmemiz gerekecek. O yüzden debelenip de kendine daha fazla eziyet etme istersen.
Ellerim kollarım bağlı iken ve hapsolan ben iken bunları söylemek gerçekten rahat mı ? Sanırım öyle olacak ki karşımdaki bu sözleri söylüyor.
Umarım gecen iyi geçmiştir. Yavaş yavaş veya hızlıca tercih senin. Buraya alışsan iyi edersin.
Umarım hâlâ bir rüyadayımdır ben. Gözlerimi birazdan açacağım ve bu kabustan uyanacağım.
Ha, ha. Rüya gördüğünü mü düşünüyorsun yoksa ? Daha çok beklersin o zaman.
Saçımdan tutup geriye yaslayarak, ki canımı çok acıttı bu :
Bu durumu ne kadar erken kabullenirsen senin için o kadar iyi. Yoksa uzun süre boyunca sadece bu yüz ve çektiğin bu acılar karşına dikilecek.
Canım çok yanıyor. Kimsin sen ? Nerdeyim ? Neden bu haldeyim ?
Bu cümleler dökülüyor dilimden; ama ses olmuyor boşluğa. Dilimi hissedemiyorum. İçimden geçenleri söyleyemiyorum. Ağzımı hareket dahi ettiremiyorum.
Kapatmak istiyorum gözlerimi sadece. Kapatınca her şey geçecek çünkü.
2. Günün Sabahı
Metal kapının o insanın içine ürperti saran sesiyle tekrardan uyandım. Bir rüya oolmasını beklediğim ve umduğum bu yerin gerçekliği yavaş yavaş sarıyor beni. Bedenimin her yerinde sadece acı hissediyorum. Boğazımdaki kuruluk çok acıtıyor canımı. Gözlerim zifiri karanlığa alışmışken kapıdan olanca gücüyle saldıran ışık gözlerimi tuz basmışçasına hareket ediyor.
Kafamda kim olduğum dahi cevapsız kalmaya başlıyor artık. Dayanabileceğimi düşünmüyorum.
Çok geçmeden o ışıklar içinden celladım yine içeri girdi.
Bugün nasılsın ? Artık bazı şeyleri anlamaya başlamışsındır umarım. Ama şöyle bir yüzüne bakınca da dündeki seni görüyorum hâlâ. Belli ki daha ne olduğunu anlayamamışsın. Buraya gelmesini istemiyordum; ama bana çıkar yol bırakmıyorsun.
İçeriye birkaç kişi daha girdi. Neyden bahsettiğini anlamadığım bu insanlar sürekli anlamıyorsun diye bana neden kızıyorlar ?
Tuttular beni. Sandalyeden indirip yere oturttular. Dizlerimin üstüne. Ellerim arkadan bağlı, ayaklarıma kalınca bir urgan geçirip diğer ucunu da boynuma doladılar.
Nefes alamıyorum. Ayaklarımı her oynattığımda boynuma urganın acı izi işliyor artık.
Yarın artık seninle konuşabileceğimizi düşünüyorum.
Yarına kadar sağ kalabileceğimi dahi düşünmüyorum ki. Hem ne konuşacağız, neyden bahsetmemi istiyorsun ?
3. Gün
Artık zaman mefhumunu kaybediyorum. Günün varlığını, güneşin sıcaklığını, ayın soğukluğunu hiçbir şeyi hissedemiyorum. Ölmenin bu kadar zor olduğunu bilmiyordum.
Nefes almak nasıl bu kadar acı verebilir ki insana. Ama artık zihnimde hatıralar birbiri ardına birleşmeye başlıyor. Her anı gözüme değen birkaç damla ile beraber geliyor.
Kapı açılıyor yine. İçeri o ışığın hüzmeleri giriyor. Nedense artık o kadar canımı acıtmıyor o ışıklar, boynumdaki urgan, bedenimin yara beresi.
Bu sefer biraz yüzünü görmeye başladım celladımın. Niye benmişim gibi geliyor ki o.
Anlıyorsun artık değil mi ?
İçeriye birkaç kişi çağırdı ve ipleri kesmelerini söyledi. Sonra beni bir yatağa aldılar. Bacaklarımı kendime çekiyorum, ellerim ile birleştiriyorum sonra. Kendi içime dönüyor başım da.
Ağlama sesleri geliyor kulağıma. Arkamdan o sesleri o kadar iyi duyuyorum ki.
Bir güçle dönüyorum arkama ve karşımda kendimi görüyorum nedense. Bana bakıp hüngür hüngür ağlayan kendimi görüyorum karşımda sanki. İçimi bir korku kaplıyor.
Sonrasında celladımı görüyorum. O da benden bir parça sanki. Onda da kendimi görmeye başlıyorum.
Deliriyorum sanırım. Bitmek bilmeyen bir rüya mı bu yoksa deliriyor muyum ?
Birazdan o hatıralar tamamen birleşecek olması gibi. İşte o zaman her şeyi ve herkesi çok iyi anlayacaksın.
Kafam allak bullak. Nasıl bir sanrının içindeyim anlayamıyorum. Ama zihnim bedenimin yorgunluğu ve acılığına rağmen berraklaşıyor gitgide.
Ve evet, artık her şeyi hatırlıyorum. Herkesi de tanıyorum.
Bu deliler hastanesinde neden olduğumu da çok iyi hatırlıyorum.
—1.KISMIN SONU—

0 Yorumlar